KBY, IMM - PowerPoint PPT Presentation

About This Presentation
Title:

KBY, IMM

Description:

KBY, MM N S STEM VE NFEKS YONLAR Dr. Bar YILMAZER Kronik B brek Yetersizli i Kronik b brek yetersizli i (KBY), glomer ler filtrasyon de erinde ... – PowerPoint PPT presentation

Number of Views:62
Avg rating:3.0/5.0
Slides: 63
Provided by: pc759
Category:
Tags: imm | kby

less

Transcript and Presenter's Notes

Title: KBY, IMM


1
KBY, IMMÜN SISTEM VE INFEKSIYONLAR
  • Dr. Baris YILMAZER

2
Kronik Böbrek Yetersizligi
  • Kronik böbrek yetersizligi (KBY), glomerüler
    filtrasyon degerinde azalmanin sonucu böbregin
    sivi-solüt dengesini ayarlama ve
    metabolik-endokrin fonksiyonlarinda kronik ve
    ilerleyici bozulma hali olarak tanimlanir.
  • Üremi KBYnin neden oldugu tüm klinik ve
    biyokimyasal anormallikleri içeren bir deyimdir
    ve birçok kaynakta KBY ile es anlamda kullanilir.
  • KBYden etkilenmeyen organ veya sistem hemen
    hemen yoktur.

3
(No Transcript)
4
  • Ülkemizde KBY sikligi ve nedenlerini arastiran
    çalisma sayisi sinirlidir.
  • Türk Nefroloji Derneginin bu konuda yaptigi
    çalismada elde edilen verilere göre ülkemizde
    KBY yayginligi milyon nüfus basina 390dir.
  • 2001 yili verilerine göre ülkemizdeki hemodiyaliz
    hasta sayisi 18.063 ve SAPD hasta sayisi
    2240tir.

  • Saglik Bakanligi ve Eczacibasi-Baxter

5
(No Transcript)
6
  • Son dönem böbrek yetersizligi olan hastalarda
    tedavi yöntemleri hemodiyaliz, SAPD ve renal
    transplantasyondur
  • Son yillarda immunsupresif tedavide,
    antimikrobiyal tedavide, infeksiyonlarin
    kontrolunda ve cerrahi teknikte saglanan
    gelismeler renal transplantasyonu KBY
    hastalarinda en fazla tercih edilen ve en
    basarili tedavi haline getirmistir.

7
  • HD tedavisi ile hasta yasam hizi altta yatan
    hastalik, hasta yasi, merkeze ve ülkeye göre
    degiskenlik göstermektedir.
  • Son dönem böbrek yetersizligi olan hastalarda
    yasam süresi birçok kanserden daha düsüktür.

8
  • Mortaliteyi etkileyen baslica faktörler
  • hastanin yasi,
  • kalp ve damar hastaligi varligi,
  • diyabetes mellitus varligi,
  • hastaligin akut bir baslangiç göstermesi,
  • yetersiz diyaliz,
  • altta yatan böbrek hastaligidir.

9
Tük Nefroloji Dernegi, Registry 1999
10
  • HD hastalarinda infeksiyon en sik ölüm
    nedenlerinden birisidir.
  • Üremi ile iliskili lenfosit ve granülosit
    fonksiyonlarindaki bozukluk ve altta yatan
    hastaliklar nedeniyle infeksiyonlara bir
    yatkinlik sözkonusudur.
  • Serum albümin düzeyi 3.5 gr/dlnin altinda ve
    hematokrit düzeyi 29dan daha düsük ise
    infeksiyonlara bagli mortalite artar.

11
(No Transcript)
12
  • Üremik hastalarda bakteriyel infeksiyonlarin
    sikligi artmistir.
  • Bu artis, muhtemelen immün sistemin
    disfonsiyonundan çok, normal cilt ve mukoza
    bariyerlerinin daha sik olarak bozulmasina
    baglidir.

13
  • Bakteriyel infeksiyonlarin siddeti de artmistir.
  • Klinik gözlemler, infeksiyonlarin daha hizli
    ilerledigi ve daha yavas geriledigi yönündedir.
  • Bu hastalarda antimikrobiyal tedavi hemen
    baslatilmalidir.
  • Ve bakteriyel infeksiyon dökümantasyonunun üremik
    olmayan hastalara göre daha düsük bir düzeyde
    oldugu akilda tutulmalidir.

14
  • Üremik hastalarda bazal vücut isisi düsüktür.
    Bunun nedeni bilinmemektedir.
  • Yapilan çalismalarda üreminin kendisi
    pirojenlere karsi isi cevabini etkiliyor gibi
    görünmemektedir.
  • Uyarilmis üremik monositler tarafindan IL-1
    yapimi da normal olarak bulunmustur.



  • Swartz RD, et al. Dial Transplant 198312584

15
  • Bununla beraber, bazal hipotermi ve muhtemelen
    siklikla birlikte bulunan malnütrisyon
    nedeniyle, bazi üremik hastalarda ciddi
    infeksiyonlar atessiz seyredebilir.

16
Üremide Immün Sistem Bozukluklari
  • Üremi immün fonksiyonda kompleks degisikliklere
    yol açar.
  • B ve T hücre ile monosit gibi antijen sunan hücre
    fonksiyonlari anlamli sekilde etkilenir.

17
  • Bundan sorumlu olarak
  • Son yillarda yapilan klinik çalisma ve
    gözlemlerin isiginda birçok moleküler patogenetik
    mekanizma,
  • Belirlenememis üremik toksinler,
  • Malnütrisyon,
  • Vitamin D eksikligi ve iPTH yüksekligi sorumlu
    tutulmaktadir.

18
Immün disfonksiyondan sorumlu tutulan moleküler
patolojik mekanizmalar
  • Monositler üzerindeki kostimülatör molekül B 7-2
    (CD 86)nin bozulmus ekspresyonundan dolayi
    azalmis sekonder sinyale bagli T hc.
    proliferasyonunda azalma
  • Bu disfonksiyondan üremi sorumlu tutulmaktadir.
  • Renal replasman tedavisi ile düzeltilebilecegi
    gösterilmistir.


  • Grindt M. et al Kidney
    International 2001

19
  • Diger neden, hemodiyalizin neden oldugu kompleman
    aktivasyonuna sekonder, antijen sunan
    hücrelerdeki pro-inflamatuar sitokin
    aktivasyonudur.
  • Buna bagli olarak IL-1 ve IL-6 gibi sitokinlerin
    fazla üretimi meydana gelir.



  • Matthias G. Et al. Kidney international 2001

20
  • Bio-uygunluktaki büyük gelismelere ragmen,
    kompleman aktivasyonu bütün diyalizör
    ekipmanlarinda genellikle hala görülmektedir.
  • Bu durumun klinik olarak önemi monositlerde
    proinflamatuar degisiklikleri indüklemesinden
    kaynaklanmaktadir.

21
CD 86
  • Hastalarda, immün fonksiyon ile monosit
    üzerindeki bu ekspresyon defekti arasinda
    korelasyon oldugu gösterilmis.
  • Kisisel immün fonksiyon durum degerlendirmesi
    hastanin hepatit B asisina verdigi immün cevap
    ile yapilmis.
  • Asiya cevap vermeyen hastalarda, cevap veren
    hastalara göre CD 86 ekspresyonu daha düsük
    olarak bulunmus.
  • Matthias
    G. et al. Kidney International 2001

22
  • CD 86 molekülleri IL-2nin saliniminda direkt rol
    oynayan sinyalleri gönderir.
  • Bu nedenle, IL-2nin üretimi diyaliz hastalarinda
    güçlü bir sekilde baskilanmistir.
  • Bu da Th1 ve Th2 immün yanit aktivasyonunda
    azalmaya neden olur.



  • Gerez L et al Kidney Int 40266-272,
    1991

23
Proinflamatuar sitokin artisi
  • Üremi ve hemodiyaliz, kompleman araciligi ile
    monositlerden pro-inflamatuar sitokin
    salinimindan sorumludur.
  • Yapilan çalismalarda iki diyaliz arasi süreçte
    monosit kökenli sitokinlerin üretimi normal
    olarak bulunmus.
  • HD hastalarinda monosit tarafindan IL-1, IL-6,
    IL-12, TNF-alfanin fazla üretimi ile ortaya
    çikan
  • Kronik intermittant inflamatuar aktivasyon
    sonucu gözlenen durum monositlerin
    preaktivasyonu olarak tanimlanmis.



  • Girndt et al J Am Soc Nephrol 91689-1696,1998

24
  • Ilginç sekilde bu preaktivasyon klinikte immün
    defekt ile iliskilidir.
  • Hepatit B asisina cevap vermeyenlerin, daha iyi
    korunmus immün fonksiyonu olan ve hepatit asisina
    cevap verenlere göre daha fazla proinflamatuar
    sitokin salgiladiklari gösterilmis.



  • Girndt et al.Kidney International 2001

25
  • Yapilan çalismalarda
  • Hepatit B asisina cevap veren hastalarda IL-10
    seviyesinin daha yüksek oldugu görülmüs.
  • IL-10 monositlerden salgilanan, proinflamatuar
    cevabi sinirlayan bir kontr-regülatuar
    sitokindir.
  • IL-10 seviyesi yüksek ve immün fonksiyonlari daha
    iyi olan diyaliz hastalarinda IL-10 ile IL-6 ve
    TNF-alfa arasinda ters korelasyon saptanmistir.




  • Girndt M. et al. Kidney Int 47559-565,
    1995

26
  • Ortaya çikan bir stimulus ile IL-10nun salinim
    miktari açisindan kisiler arasinda önemli bir
    farklilik oldugu görülmüs.
  • Bu farkliliklarin kismen de olsa genetik oldugu
    belirlenmis,
  • IL-10 genindeki düzenli sekanslardaki
    polimorfizmle immün fonksiyon arasinda ilsiki
    oldugu gösterilmis.
  • Bunun da yüksek/düsük sitokin üretimi ile
    iliskili oldugu saptanmistir.


  • Turner DM, et al. Eur J Immunogen 241-8
    1997

27
  • Sonuç olarak
  • IL-10nu fazla miktarda sekrete eden diyaliz
    hastalari proinflamatuar sitokinlerin asiri
    sentezini etkili biçimde sinirlandirabilmektedir.
  • Böylece monosit preaktivasyonu ile olusan ve
    immün yetmezlik ile iliskilendirilen kronik
    intermitant inflamasyon baskilanmis olmaktadir.
  • Bu hastalar klinik olarak sistemik inflamasyonu
    kontrol altina alamayan düsük IL-10 üreten
    hastalardan daha iyi immün cevap
    göstermislerdir..

28
(No Transcript)
29
  • Bütün bu bilgiler isiginda
  • Yeterli renal replasman tedavisi hücresel
    sinyalizasyonu ( defektif B 7-2 ekspresyonunu
    arttirarak ) düzenleyerek T hc aktivasyonunu
    düzeltebilir.
  • Bio-uygun diyalizör ekipmani kullanilarak
    inflamatuar degisiklikler azaltilabilir. Buna
    bagli olarak pro-inflamatuar sitokin
    aktivasyonunun önüne geçilebilir.


  • Kaul H. et al Am J Kidney Dis
    35611-616, 2000

30
ASILAMA
  • Diyaliz hastalarinda sik olarak kullanilan birçok
    asiya karsi antikor cevabi suboptimaldir.
  • Yine de, pnömokok, influenza ve hepatite karsi
    asilamanin hemen tüm dünyada endike olduguna
    inanilmaktadir.
  • Hepatit B disindaki tüm asilarin dozaji genel
    populasyondaki gibidir.

31

ASI UYGULAMA SIKLIGI
Influenza A ve B Yilda bir kez
Tetanoz, difteri Her 10 yilda bir tekrar
Pnömokok Antikor cevabina göre tekrar asilama
Hepatit B Ilk asilama semasi olarak, her seferinde sag ve sol deltoid kaslari arasinda degismek üzere, toplam 4 çift doz enjeksiyon
32
  • S.pneumoniae toplumda sik rastlanan bir pnömoni
    etkenidir. KBY gibi risk fakörü olan hastalarda
    önemli bir morbidite ve mortalite nedenidir.
  • Hastalar asilandiktan sonra, antikor titreleri
    ile takip edilmelidir.
  • Hastalar koruyucu antikor titresi 200ün altina
    düsünce ikinci kere asilanmalidir.

33
  • Hep B asisi ile olusan maksimum Anti Hbs titresi
    ile asinin koruyuculuk süresi arasinda dogrudan
    bir iliski vardir.
  • Çift doz yapilmasina ragmen asilama hastalarin
    ancak 33-92sinde koruyucu olabilmektedir.
  • HD hastalarinda, rapel asinin ne zaman yapilacagi
    konusunda kesin bilgi yoktur.
  • 12.-18. ayda bir rapel yapilabilir.
  • Anti Hbs titresi 10 U/lnin altina inince rapel
    hepatit B asisi yapilmalidir.

34
  • Serum albümin degerleri düsük olan hastalarda
    yanit orani da düsüktür.
  • Bu hastalarda yeni bir strateji olarak yüksek doz
    intradermal asilama önerilmektedir.




  • Propst et al, 1998

35
Diyaliz Hastalarinda Bakteriyel Infeksiyonlar
  • Giris yeri ile iliskili
  • Hemodiyaliz Hastalari
  • Insidans
  • HD hastalarindak bakteriyemilerin 50-80inin
    kaynagi giris yeridir.
  • Bakteriyemi endokardit, menenjit, osteomiyelit,
    septik emboli gelisimine neden olabilir.

36
Geçici damar giris yolu infeksiyonlari
  • Femoral kateterin 3-7 gün için kullanilmasi aksi
    taktirde daha uzun süre için, kabul edilemeyecek
    kadar yüksek infeksiyon riski söz konusudur.
  • Daha uzun kullanimlar için, internal juguler
    venöz kateterler önerilmektedir.
  • Ancak kullanim süresi uzadikça ciddi infeksiyon
    insidansi artar.
  • 3 haftadan uzun süre kullanim bakteriyemi
    insidansini önemli ölçüde arttirir.

  • Schwab et al 1988

37
3 haftadan uzun süreli kullanimlar için
infeksiyon riskini azaltacak stratejiler
kullanilmalidir
  • Keçeli (cuffli) bir kateterin yerlestirilmesi,
  • Her 3 haftada bir yeni bir kateterin yeni bir
    yere yerlestirilmesi,
  • Kateterin ayni yerden, bir kilavuz tel üzerinden
    bir yenisi ile degistirilmesi ( kateter çikis
    yerinde infeksiyon bulgusu yok ise).

38
  • Kalici damar giris yolu infeksiyonlari
  • A-V fistüllerin ve greftlerin ciltten çikis
    yeri yoktur ve bu nedenle infeksiyon
    oranlari venöz kateterlerden daha düsüktür.
  • Sorumlu flora
  • Giris yerinin lokal infeksiyonlari veya giris
    yeri kullanimina bagli infeksiyonlar, genellikle
    stafilokok veya streptokok gibi olagan cilt
    florasina sekonder infeksiyonlardir.

39
Klinik prezentasyon
  • Bakteriyemili diyaliz hastalari, genellikle,
    titreme ve ates ile prezente olur ve toksik
    görünebilirler.
  • Bununla beraber, bazen, infeksiyonun belirti ve
    bulgulari çok az olabilir veya hiç olmayabilir.
  • Giris yerindeki kizariklik, hassasiyet, eksüda
    infeksiyonun lokalize edilmesine yardimci olur.
  • Ancak birçok vakada infekte giris yeri normal
    görünebilir.

40
  • Varsayilan damar giris yolu infeksiyonunun
    tedavisi
  • Geçici kateteri olan febril bir diyaliz
    hastasinda eger asikar bir infeksiyon odagi
    yoksa, kan kültürü alinmali ve kateter
    çikarilmalidir.
  • Eger kalici damar giris yolu infekte görünüyorsa,
    hemen antimikrobiyal tedaviye baslanmali ve
    infekte giris yeri kullanilarak diyaliz
    yapilmamalidir.

41
  • Kültür sonucu gelinceye kadar,birçok merkez
    vankomisin ile bir aminoglikozidin kombine
    edilmesini önermektedir.
  • Antimikrobiyal tedavi seçimi hastanin cografik
    bölgesinde yaygin olarak bulunan molarin
    duyarliligina bagli olmalidir.

42
Katetere bagli bakteriyemi
  • Kateterlerin kullanimina bagli bakteriyemi önemli
    bir problemdir.
  • Bir çalismada
  • Kalici kateter ile tedavi edilen hastalarin
    40inda 9 aylik bir periyotta en az bir
    bakteriyemi atagi görülmüs.
  • Infekte hastalarin 22sinde metastaik
    komplikasyonlar (osteomiyelit, endokardit v.s.)
    veya ölüm meydana gelmistir.

43
  • Tüm komplikasyonlara gram pozitif bakteriyemi
    eslik etmistir.
  • Kateteri kurtarma girisimi (kateteri çikarmadan
    antibiyotik tedavisi) komplikasyonlari
    arttirmamis ancak hastalarin üçte birinde
    basarili olmustur.



  • Marr et al. 1997

44
  • Ulusal Böbrek Vakfi Diyaliz Sonuçlari Kalite
    Önceligi ( NKF-DOQI) son kilavuzlarinda
  • Eger hasta antibiyotik tedavisinin
    baslamasindan 36 saat içinde iyilesmez ise
    kateterin çikarilmasi önerilmektedir.

45
Diyaliz ünitelerinin çogunda katetere bagli
infeksiyonlarin önlenmesi için uygulanan
protokoller bakteriyemi insidansini azaltabilir.
  • Bu önlemler
  • Steril gaz kullanilmasi,
  • Kateter kapaklarinin çikarilmadan önce
    povidon-iyot solüsyonu ile islatilmis gaz ile
    örtülmesini,
  • Kapaklarin çikarildiktan sonra kateter uçlarinin
    povidon-iyot ile silinmesini,
  • Maske ve eldivenlerin uygun sekilde
    kullanilmasini içerir.

46
2) Periton diyaliz hastalari
  • a) Geçici periton kateteri infeksiyonlari
  • 48-72 saatten daha fazla yerinde
    kalmamalidir. Daha uzun kullanimlarda
    peritonit riski çok yüksektir.
  • b) Kalici periton kateteri infeksiyonlari
  • Ciltten çikis yerinin veya cilt alti kateter
    tünelinin infeksiyonu hem peritonite neden olur
    hem de peritoniti devam ettirir. Kateter çikis
    yeri ve tünel infeksiyonlari önemli morbidite
    nedenleri olup, siklikla kateterin çikarilmasini
    gerekterir.

47
  • Giris yeri ile iliskili olmayan
  • Üriner sistem infeksiyonlari HD hastalarinda
    üriner sistem infeksiyonu insidansi artmistir.
  • Pnömoni Bu popülasyonda önemli bir mortalite
    nedenidir.
  • Intraabdominal infeksiyonlar
  • Tüberküloz Tbc insidansinin normal popülasyona
    göre on kat daha fazla oldugu tahmin
    edilmektedir. Siklikla ekstrapulmonerdir.

48
  • Tüberkülin ayiracina gecikmis deri
    hipersensitivetesi deri anerjisine bagli olarak
    azaldigi veya yok oldugundan tani koymada güçlük
    artmistir.
  • Birçok süpheli, atipik tüberküloz prezentasyonuna
    rastlanabilinir.
  • 5) Listeriozis immünsüprese olmayan hastalarda
    nadir bir infeksiyon olan listeriozisin, demir
    yüklü HD hastalarinda görüldügü bildirilmistir.

49
  • 6) Salmonella septisemisi Diyaliz hastalarinda
    ciddi salmonella septisemisi bildirilmistir.
  • 7) Yersinia septisemisi Bu infeksiyon,
    desferroksamin selasyon tedavisi yapilan diyaliz
    hastalarinda bildirilmistir.
  • 8) Mukormikozis Bazen fatal olabilen bu
    infeksiyon,desferroksamin ile tedavi edilen
    hastalarda nadir olark görülür.

50
Viral Infeksiyonlar
  • Hepatit B
  • Epidemiyoloji
  • HD hastalari HBV infeksiyonu açisindan topluma
    göre yüksek risk altindadirlar.
  • En önemli nedeni yeterli temizlik yapilmayan
    diyaliz makineleridir.
  • Sik parenteral injeksiyon ve zaman zaman kan
    ürünü tranfüzyon gereksinimi de diger risk
    faktörleridir.
  • Türk Nefroloji Dernegi 1999 verilerine göre HBs
    antijen pozitif hemodiyaliz hasta orani
    7.5tur.

51
Klinik Prezentasyon
  • Hep B inf. HD hastalarinda da çogunlukla
    asemptomatiktir.Nadiren ikter görülebilir.
  • Genellikle halsizlik tek sikayettir.
  • KCFT yüksekligi görülür.
  • Infeksiyon siklikla uzun bir seyir gösterir.
    Üremik hastalarin 50si kronik HBs-Ag pozitif
    olma egilimindedir.
  • HD hastalari, periyodik olarak (genellikle 3-6
    ayda bir) KCFT ve HBs Ag açisindan taranmalidir.

52
  • Günümüzde tedavi seçenekleri suboptimaldir.
  • Alfa interferon yardimci olabilir.Ilacin verilis
    süresi ve dozu hakkinda farkli görüsler
    bulunmaktadir.
  • En iyi sonucun, 4-6 ay süre ile haftada 3 gün 10
    mü verilerek elde edildigi bildirilmektedir.
  • Ancak tedavi hastalarin üçte birinden daha azinda
    serokonversiyon ile sonuçlanir.
  • Tedavilerin sinirli basari orani ve yüksek
    maliyet nedeni ile infeksiyondan korunma
    önemlidir.
  • Virüse maruz kalma olasiligini azaltma
  • Asilama
  • Hepatit B immünglobülin

53
  • Hepatit C
  • HD hastalarinda anti-HCV prevelansi toplumdan
    daha yüksektir.
  • Bunun nedeni olarak
  • Kan transfüzyonlarinin sayisi
  • Diyaliz süresi
  • Diyaliz modeli
  • Geçirilmis organ transplantasyonu öyküsü
  • I.V. Ilaç kullanim öyküsü gibi risk faktörleri
    sorumlu tutulmaktadir.

54
  • Türk Nefroloji Dernegi 1999 verilerine göre 9967
    HD hastasinin 3609 ( 36)unda anti-HCV pozitif
    olarak bulunmus.
  • SAPD hastalarinda bu oran daha düsüktür.
  • Tedavi süresi uzadikça anti-HCV pozitif hasta
    orani artmaktadir.
  • Bu veriler ülkemizde hepatit C virüsü ile ilgili
    sorunlarin uzun dönemde HD ünitelerinde en önemli
    problem olabilecegini göstermektedir.

55
(No Transcript)
56
(No Transcript)
57
  • Diyaliz makinelerinin paylasilmasinin,
  • Kullanilan diyaliz membran tipinin,
  • Diyalizerlerin tekrar kullanilmak üzere isleme
    tabi tutulmasinin risk faktörü oldugu henüz
    kanitlanmamis.
  • Bu nedenle CDC, makinelerin ayrilmasini, hasta
    izolasyonunu önermemektedir.
  • Bazi HD üniteleri rutin HCV testi
    yapmamaktadirlar.

58
  • Günümüzde bu yaklasim
  • HCVnin HBV kadar bulasici olmadigi,
  • Anti-HCVnin o andaki veya geçmis infeksiyonu
    ayirt etmeyi saglamadigi,
  • Testlerin 50ye yakin yanlis pozitif sonuç
    vermesi bu nedenle destekleyici ölçümlere gerek
    duyulmasi
  • Karsilasma ile serokonversiyon arasindaki sürenin
    ortalama 8-10 hafta olmasi nedeniyle yeni infekte
    olmus hastada negatif olabilecegi savlarina
    dayandirilmaktadir.

59
  • Ancak bizde tarama rutin olarak yapilmaktadir.
  • Anti-HCV pozitif hastalarin hemodiyaliz
    makinelerinin ayrilmasi ülkemizde giderek
    yayginlasmaktadir.
  • Ancak en önemlisi infeksiyonlarin bulasmasini
    önleyen evrensel kurallarin kesinlikle ihmal
    edilmemesidir.

60
  • Tedavide alfa interferon kullanilmaktadir.
  • Çogu hastada KCFTnin düsmesini ve kc
    histolojisinin iyilesmesini saglar.
  • Ancak tedavinin kesilmesinin ardindan relapslar
    siktir ve yan etki (miyalji, halsizlik, bas
    agrisi, kemik iligi supresyonu) insidansi
    yüksektir.

61
HIV infeksiyonu
  • HD hastalarinda HIV infeksiyonu orani genel
    popülasyonun hafif üzerindedir.
  • Ülkemizde HD ünitelerinde henüz yaygin bir sorun
    degildir.
  • HIV pozitif diyaliz hastalari asemptomatik
    olabilecegi gibi, dört dörtlük bir AIDS sendromu
    ile prezente olabilirler.
  • HIV ile infekte hastalarda böbrek hastaligi
    insidansi 2-10 arasinda degismektedir.

62
(No Transcript)
Write a Comment
User Comments (0)
About PowerShow.com