EMBRIYOLOJIYE GIRIS ve GENEL EMBRIYOLOJI - PowerPoint PPT Presentation

1 / 188
About This Presentation
Title:

EMBRIYOLOJIYE GIRIS ve GENEL EMBRIYOLOJI

Description:

EMBR YOLOJ YE G R ve GENEL EMBR YOLOJ PROF. DR. AL OTLU - Ovum un ekirde i di i pronukleus u ad n al r. Spermatozoon un kuyru u kopar, ba ... – PowerPoint PPT presentation

Number of Views:3004
Avg rating:3.0/5.0
Slides: 189
Provided by: iysInonu
Category:

less

Transcript and Presenter's Notes

Title: EMBRIYOLOJIYE GIRIS ve GENEL EMBRIYOLOJI


1
  • EMBRIYOLOJIYE GIRIS ve GENEL EMBRIYOLOJI
  • PROF. DR. ALI OTLU

2
  • EMBRIYOLOJI
  • Canlilarin dogumdan önceki olusum ve gelisimini
    inceleyen bilim dalina embriyoloji adi verilir.
  • Embriyoloji
  • embryo (en içinde, breyn çimlenmek, büyümek) ve
    logos
  • sözcüklerinin birlesmesinden türetilmis birlesik
    bir kelimedir.
  • Genis anlamda embryo dogmamis memeli,
    yumurtadan çikmamis kanatli, bitki tohumlarinin
    içindeki germler için kullanilan bir deyimdir.
    Logos ise bilindigi gibi bilim anlamina
    gelmektedir.

3
  • - Embriyoloji bilimininden ögrenilen bilgiler
    anatomi, histoloji, fizyoloji, patoloji ve dogum
    ve jinekoloji gibi birçok ders konularinin daha
    iyi anlasilmasini saglar.
  • Örnegin Anatomide
  • - ergindeki Meckel divertikülünün fötal hayattaki
    ductus omphaloentericusun kalintisi oldugu,
  • - descendus testis olayindan dolayi testisin
    damar ve sinirlerinin lumbal bölgeden gelmesi,
  • - sag ve sol a.subclavianin ters durusu (aorta
    kavsi arterlerinin embriyolojik gelisimi sonucu)
    ,

4
  • Patolojide
  • - dogustan foramen ovalenin açik olusu ( fötal
    kan dolasimiyla ilgili olarak),
  • - dogmasal göbek fitigi (karin ön duvarinin
    noksan gelisimine bagli olarak)
  • - ve dogumsal malformasyonlarin açiklanmasi ancak
    embriyolojik bilgilerle mümkün olabilmektedir.

5
  • Embriyolojinin kisa tarihçesi
  • - Insanoglu ilk çaglardan beri hem kendisinin
    hem de diger canlilarin nasil olustugu ve
    gelistigi konularina sürekli ilgi duymustur.
  • Bir canlinin nasil gelistigini bilmeyen bir hekim
    hiç düsünülemez.
  • Küçük bir çocuk dahi kendisinin ve kardesinin
    nereden geldigini merak eder, sorar.
  • Seni bacadan attilar, leylek getirdi, çarsidan
    aldik gibi saskin ve anlamsiz yanitlar çocugu
    dahada içinden çikamayacagi sorulara bogar. Bu
    yönüyle embriyoloji, artik sadece hekimlerin
    degil tüm branslarin ögrenmesi ve bilmesi gereken
    bir bilim dali olmustur.

6
  • Embriyoloji ile ilk ugrasanlar Grekler olmustur.
  • M.Ö. 500 yillarinda Hipokrat tavuk yumurtalarini
    kuluçka sonuna kadar incelemis, civciv
    gelismesinin insaninkine benzeyebilecegini öne
    sürmüstür.
  • Ondan bir asir sonra yasayan Aristo (M.Ö. 400)
    insan embryosunun erkegin semeni ile kadinin
    menstruasyon kaninin karismasindan olustugu gibi
    yanlis bir sey ileri sürsede , çok dogru
    gözlemlerde de bulunmustur.

7
  • Aristo canlilari
  • ovipar (yumurtadan çikan),
  • vivipar (canli dogan) ve
  • ovo-vivipar (yumurtadan çikan-canli dogan) olmak
    üzere üç gruba ayirmistir.
  • Yine Aristo kalbin ve basin ilk önce gelistigini
    gözlemlemis ve meshur primium moviens ultimum
    moriens (ilk harekete geçen en son ölür) sözünü
    söylemistir.

8
  • M.S. ,Ortaçag boyunca, embriyoloji konusunda
    çalisan bilim adamlari din adamlariyla bazen
    karsi karsiya bazen de yan yana olmuslardir.
  • Kilisenin baskisiyla gözlemledikleri hemen her
    bulusu theoloji ile açiklamaya çalismislardir.
  • M.S. 2. yüzyilda Galen fötusun gelismesi adli
    bir kitap yazmis, yavru keselerini (allantois,
    amnion, vitellus) ve plasenta gibi yapilari
    isimlerini belirtmeden tarif etmistir.

9
  • Müslümanligin kutsal kitabi Kuran-i Kerimde
  • insan oglunun erkek ve disi cinsiyet
    salgilarinin karisimindan meydana geldigi,
  • yavrunun 40-42inci günlerde insana özgü biçim
    kazandigi ve
  • üç karanlik örtü içinde gelistigi tarif
    edilmektedir.
  • Kuran da bugünkü bilgilerimizi teyid eden daha
    bir çok ifadenin var oldugu bilinmektedir.

10
  • Yeni Çagda, rönesans hareketiyle birlikte,
    embriyolojik çalismalar yogunlasmistir.
  • Leonardo Da Vinci (1500-1600?) tavuk
    yumurtalarini incelemis, canlilarin bir
    yumurtadan çikabilecegini ileri sürmüs,
  • Harvey (1651) geyiklerin,
  • Graaf (1672) tavsanlarin uterusunda keseler
    görmüsler ve bunlari yanlis olarak yumurtanin
    homologu olarak ifade etmislerdir.

11
  • Çünkü mikroskobun henüz morfolojik arastirmalarda
    kullanilmadigi o yillarda 150-200 mikron
    büyüklügünde olan yumurta hücresi çiplak gözle
    görülemezdi.
  • Louis Van Hamm ((1677) semeni ve overi
    incelemis, semen içindeki hareketli organizmalari
    canlinin preforme sekli,, overdeki gelismis
    follikülü ise bunun gelisecegi besin deposu
    olarak tanimlamistir.

12
  • Mikroskobun morfolojik incelemelerde kullanilmaya
    baslamasiyla (Doland, 1757, mikroskobun
    icadi1665 ) yapilan çalismalar daha da anlam
    kazanmaya baslamistir.
  • Nihayet, Van Baer (1827) de gerçek yumurta
    hücresini tanimlayarak modern embriyolojinin
    babasi ünvanini almistir.

13
  • Daha sonra, 1875de Oscar Hertwig spermium
    ve ovumun özel hücreler oldugunu ve döllenme
    olayini taninmlamistir.
  • 1924de Hans Spemann embriyolojik gelisimin
    sirlarini çözen indüksiyon gücü nü tanimlamis
    ve 1935 de Nobel ödülünü almistir.
  • Embriyoloji biliminin halen günümüzde açikliga
    kavusturulmayi bekleyen bir çok sirri mevcuttur.

14
  • Hayat dedigimiz sihirli olay olgun erkek
    (spermatozoon) ve disi (ovum) esey hücrelerinin
    birlesmesi ile (zygot tesekkülü) baslar dogumla
    (natus) birlikte sartlarini degistirerek devam
    eder ve ölümle (mortus) son bulur.
  • Iste hakiki anlamda hayat zigot tesekkülünden
    ölüme kadar devam eden bir canlilik evresidir.
    Hayatin doguma kadar olan ilk devresine prenatal
    devre, dogum ile ölüm arasindaki ikinci evresine
    de postnatal devre adi verilir. Bu taksimata göre
    embriyoloji prenatal devredeki canliyi inceleyen
    , arastiran bilim dalidir.

15
  • Insan ve diger memelilerde prenatal devre uterus
    içinde devam eder.
  • Prenatal devre canlinin gelisme kademelerindeki
    degisikliklere bagli olarak iki kisma ayrilir
  • I. Embryonal safha,
  • II. Fötal safha.

16
  • Embryonal safha zigot tesekkülünden ilk organ
    taslaklarinin meydana gelisine kadar olan evreye
    denir, bu gelisme evresinde canliya da embryo adi
    varilir.
  • Fötal safha organlarin tesekküle baslamasindan
    doguma kadar süren evreyi kapsar, bu evredeki
    canli ise fötus adini alir.
  • - Insanda prenatal evre 38-40 hafta ( genellikle
    9 ay 10 gün) sürer. Yine insanda prenatal ve
    postnatal evreler kolay anlasilsin diye asagidaki
    gibi alt evrelere ayrilabilir

17
(No Transcript)
18
  • EMBRIYOLOJI ILE ILGILI BAZI TANIMLAR
  • Genez (genesis) Olusum, gelisme.
  • Gametogenez Erkek ve disi esey hücrelerinin
    (gametlerin)gelismesi.
  • Spermatogenez Olgun erkek esey hücresinin
    (spermatozoon) gelismesindeki tüm olaylar.
  • Ovogenez Olgun disi esey hücresinin
    gelismesindeki tüm olaylar.
  • Kopulasyon (coitus) Erkek ve disinin cinsel
    olarak birlesmesi.
  • Fekondasyon Döllenme, olgun erkek ve disi germ
    hücrelerinin birlesmesi.
  • Zigot Fekondasyon sonunda , spermatozoon ve
    ovumun birlesmesiyle olusan diploid kromozoma
    sahip embryonal hücre, embryo taslagi.
  • Segmentasyon Zigotun mitozla bölünmesi.
  • Blastomer Zigotun bölünmesiyle olusan ilk
    hücrelerden herbirine verilen ad.
  • Morula Zigotun bölünmesiyle olusan 3. gündeki
    hücre kümesinden olusan canli taslagi.

19
  • Blastokist Gelismenin 5-6. gününde uterusa
    ulasmis bulunan canli taslagi (1-2. hafta ).
  • Implantasyon Blastokistin uterus mukozasina
    tutunmasi, gömülmesi.
  • Gastrula Üç germ yapragida olusmus canli taslagi
    (3.hafta).
  • Totipotent kök hücre (totitam, total,
    potentgüç, yetenek) Zigot ile blastokist
    asamasindan önceki (morula) canli taslaginin her
    bir hücresi (blastomer), tek basina bir canliyi
    yapabilecek yetenege sahip kök hücre.
  • Pluripotent kök hücre ( pluris çogul, çok,
    potent güç,yetenek) Blastokistin iç hücre
    kitlesinden (nodus embriyonalis, embryoblast)
    elde edilen, yavru zarlari hariç canlinin diger
    kisimlarini yapabilecek yetenekteki kök hücre.
  • Multipotent kök hücre (multi çok , potent güç,
    yetenek) Kordon kani, eriskin kemik iligi ve yag
    dokusundan elde edilen, sinirli sayida hücrelere
    dönüsebilme yetenegindeki kök hücre.
  • Nörulasyon (nörula) Nöral plate, nöral oluk ve
    nöral tüpün olusmasi (4.hafta).

20
  • Konseptus Embryo ile birlikte ekstraembryoner
    zarlari (amnion, corion, vitellus) birlikte ifade
    eden bir terimdir.
  • Embriyo (embryon) 3-8. haftalar arasindaki canli
    taslagina verilen genel ad. Bu evrede tüm
    organlar olusmustur, fakat sadece dolasim
    fonksiyoneldir.
  • Fötüs (fetus) 8. Haftadan itibaren (57. gün)
    doguma kadar geçen süredeki canliya verilen
    addir.
  • Aborsiyon (düsük, çocuk düsürme) Uterus disinda
    yasamak için henüz yeterince hazir olmayan embryo
    veya fötusun dogmasidir (vücuttan atilmasidir).
  • Trimester Klinisyenlerin gebelik süresinin
    üçer aylik dönemleri için kullandiklari
    terimdir. Dokuz aylik gebelik periyodunu 1.
    trimester, 2. trimester, 3. trimester diye
    ayirirlar. Gelisimin en kritik evresi, embriyonik
    ve erken fetal gelisimin olaylandigi ilk
    trimesterdir (ilk 12 hafta) .
  • Prenatal period Dogmadan önceki dönem.
  • Natus Dogum, dogmak.
  • Postnatal period Dogumdan sonraki dönem.

21
  • Neonatal Yeni dogmus ( ilk dört haftalik
    dönem).
  • Bebeklik (infancy) Dogum ile birinci yil sonuna
    kadar olan dönem.
  • Çocukluk (childhood) 2. yas ile 12-13. yas
    arasi dönem.
  • Puberty (ergenlik, bülug)) Cinsel olgunluga
    giris dönemi. Kizlarda menstruasyon erkeklerde
    ejakülasyon olaylarinin baslamasi, sekonder
    cinsiyet özeliklerinin ortaya çikmasi dönemi.
  • Adolescence (gençlik dönemi, genç
    kizlik,delikanlilik) Puberteden sonraki 3-6 yili
    ifade eder. Cinsel faaliyetlerin düzen kazanmasi,
    normallesmesi yillaridir.
  • Erginlik (adulthood) 20-55(60) yillar arsi.
  • Yas dönümü 50-60 yillar arasi.
  • Yaslilik (senility) 60 yasin üzeri.
  • Proliferasyon Embryonal hücrelerin mitozla
    çogalmasi.
  • Hipertrofi Hücrelerin hacimce büyümesi.
  • Metaplazi Farklanmis bir hücrenin, geriye dogru
    farklilasarak tekrar embriyonik özellik kazanmasi

22
  • Migrasyon Embryonal hücrelerin bulunduklari
    yerden baska yere göçü.
  • Epigenesis Üst güçlerin olusturmasi ( Epigenez
    teorisinin kurucusu Aristodur. M.S. 17.
    yüzyilda Hartsoecker (1694) insan spermiumunda
    gözledigini sandigi insan mini örnegine
    homonculus adini verdi. Epigenez kisaca, bu
    mini örnegin büyüyerek insani olusturacagi
    görüsüdür. Bu iddialarin bilimsel olmadigi
    sonradan anlasildi, sadece tarihsel önemi olan
    bir kavramdir).
  • Morfogenez Embryonal hücrelerin belirli amaçlar
    dogrultusunda bir araya gelerek kabaca sekiller
    olusturmasi.
  • Histogenez Üç embryo yapraginin katkisiyla yeni
    dokularin olusmasi.
  • Ontogenez Zigottan itibaren eriskin organizmanin
    olusumuna kadar geçen devrede doku ve organlarin
    belirgin sekillerini almasi sürecidir.
  • Organogenez Morfogenezhistogenezontogenez
    olaylarinin belirli bir düzen ve uyumluluk içinde
    ilerleyerek organ ve sistemlerin olusmasidir
    (ontogenez ve organogenez hemen hemen ayni anlama
    gelmektedir!!)
  • Filogenez En basit canli türü ile en gelismis
    canli türleri arasindaki gelisme dinamizmini ve
    bunlarin birbirleriyle olan ilskilerini inceler.

23
  • EMBRIYOLOJIK GELISIMIN TEMEL KURALLARI
  • - Tek bir hücrenin (zigot) çogalip ve
    farklilasarak çok hücreli bir canliya
    dönüsmesini saglayan olaylari asagidaki sekilde
    açiklamak olasidir
  • 1. Hücre çogalmasi Zigotun mitoz bölünme yoluyla
    gittikce artan sayida bölünerek hücre sayisinin
    artmasi.
  • 2. Invaginasyon (invagination) Bu olayin
    gerçeklesebilmesi için çogalan hücreler üstte
    örtücü bir doku ve altta destekleyici bir doku
    seklinde farklilasirlar. Sonra üstteki örtücü
    dokuya ait hücreler alttaki destek dokusu içine
    tomurcuklanarak ürerler ve farkli yapilara
    dönüsürler.

24
  • 3. Evaginasyon (evagination) Invaginasyonun
    tersi bir durumdur, yani alttaki destek doku
    üstteki örtücü doku içine dogru meme basi,
    tomurcuk, appendiks seklinde çikintilar yaparak
    gelisebilir ve yeni yapilarin gelismesine sebep
    olur.
  • Invaginasyon ve evaginasyon olaylari ayni anda ve
    bir arada da gerçeklesebilir. Bu durumda iki olay
    sonunda olusan yeni yapilar birbirine eklenebilir
    veya birbirini ortadan kaldirabilir.

25
  • 4. Indüksiyon (induction) Zigottan itibaren tüm
    embriyolojik olaylar sanki bir güç tarafindan
    denetleniyormus kanisini vermektedir.
  • - Zigottan eriskine kadar olusan gelismeler tam
    bir kuram birligi içerisinde cereyan etmektedir.
    Bu nedenle birçok arastirmaci bu kumanda gücü
    aranmis ve 1924 yilinda Hans Spemann adli
    arastirmaci bu güce indüksiyon adini vermistir
    ( 1935 yilinda Nobel ödülü kazanmistir).

26
  • Indüksiyon bir is için farklilasmis bir
    embriyolojik hücre toplulugunun yanindaki daha az
    farklilasmis bir embriyolojik hücre toplulugunu
    etkileyerek onu belirli bir yönde gelismeye
    zorlamasidir.
  • Baska bir deyisle indüksiyon embriyolojik
    potense sahip hücrelerin birbirlerini etkileyerek
    yeni olusumlarin ortaya çikmasi sürecidir.
  • Bütün embriyolojik olaylari hücre çogalmasi,
    invaginasyon, evaginasyon ve indüksiyon ile
    açiklamak mümkün olabilmektedir.
  • -

27
  • REPRODUCTION (ÜREME)
  • - Bir canli türünün soyunu devam ettirmek
    amaciyla çogalmasina üreme (reproduction) adi
    verilir. Dogada bulunan canlilar dört farkli
    sekilde ürerler
  • 1. Cinsiyetsiz (asexuel) üreme Tek hücreli
    canlilarda görülür. Çogalma basit bir hücre
    bölünmesi ( amitoz bölünme) seklinde gerçeklesir.
  • 2. Tek cinsli (monosexuel) üreme Asagi sinif
    canlilarda görülür. Bunlarda erkek ve disi cins
    ayri ayri olmayip, tek vücutta olusmustur. Ayni
    vücutta olusan ayri cins hücreler disarda
    birleserek yeni bir canli meydana getirirler.
    Örnek bazi yer kurtlari .

28
  • 3.Iki cinsli (bisexuel) üreme Insan ve diger
    memeliler gibi yüksek sinif canlilarda görülür.
  • 4. Partenogenetik üreme Disi cins hücresinin
    pespese ugradigi bölünmeler sonucu ,
    fertilizasyon olmadan canlinin olusmasidir. Bazi
    böceklerde görülür. Arilar ise hem biseksüel
    hemde partenogenetik olarak ürerler.

29
  • GAMETOGENEZ
  • Insan ve diger memelilerde erkek ve disi cinsiyet
    hücreleri ayri cinslerde meydana gelir ve
    olgunlasirlar.
  • Bu hücrelerin olgun sekillerini alincaya kadar
    geçirdikleri olaylarin tümü erkekte
    spermatogenezis diside ise ovogenezis adini alir.
  • Her iki olay birlikte düsünüldügünde gametogenez
    (cinsiyet hücrelerinin olusumu ve gelisimi)
    olarak adlandirilir. Bu olaylar sirasinda,
    döllenmeyi meydana getirecek olan erkek ve disi
    germ hücrelerinin nukleus ve sitoplazmalarinda
    bir seri degisiklikler meydana gelir. Bu
    degisimlerin temel amaci söyle özetlenebilir

30
  • 1. Somatik hücrelerdeki diploid (46) kromozom
    sayisinin habloid sayiya (23) indirilmesi,
    böylece türlere ait kromozom sayisinin kusaktan
    kusaga sabit kalmasinin saglanmasi.
  • 2. Anne ve babadan gelen kromozomlarin gametlere
    rastgele dagilmasinin saglanmasi.
  • 3. Crossing over evresindeki kromozomlar arasinda
    meydana gelen segment alis-verisi sayesinde anne
    ve babaya ait özelliklerin yeni nesillere
    aktarilmasinin saglanmasi.
  • 4. Döllenmeyi gerçeklestirecek olan bu germ
    hücrelerine sekil, hacim çesitli nitelikler
    bakimindan bu ise en uygun özelliklerin
    kazandirilmasi.
  •  

31
SPERMATOGENEZIS
Sekil 1) Erkek genital organlar
32
  • Spermatogenezis erkeklerde testis (erbezi) adi
    verilen organda meydana gelir.
  • Testisler apis arasinda, scrotum adi verilen
    deriden torba içinde yerlesik bir çift bezdir.
  • Hem endokrin hemde ekzokrin salgi yapar.
  • Endokrin olarak testosteron üretir.
  • Ekzokrin salgisi ise olgun erkek esey hücresi
    olan spermatozoondur.

33
  • Testisler baslangiçta böbreklerin yakininda, bel
    bölgesinde, prenatal 7. haftadan itibaren
    gelismeye baslar,
  • daha sonra geliskindeki yerini almak üzere 7.
    Aydan itibaren scrotum içine dogru hareket eder.
  • Bu olaya descendus testis adi verilir.
    Spermatogenesiz için bu olayin gerçeklesmesi
    zorunludur. Çünkü normal vücut isisi
    spermatogenezis için uygun degildir, scrotum
    içindekji isi ise vücut isisindan biraz daha (
    3-4 derece) düsüktür.

34
  • Histoloji derslerinden bilinecegi gibi,
    testisler scrotumun altinda tunika vaginalis
    testis adi verilen çift yaprakli seröz bir zar
    ile ( peritonun parietal ve visceral yapraklari)
    sarilmistir.
  • Bu seröz zarin visceral yapraginin altinda da
    tunika albuginea adi verilen kuvvetli fibröz bir
    bag doku kilif ( yaklasik 1 mm kalinlikta) ile
    sarilmistir.
  • Tunika albugineanin derin kismi kan
    damarlarindan zengindir ve zona vasculosa adini
    alir.

35
  • Tunika albuginea arka yüzde üçgen seklinde bir
    genisleme yaparak mediastinum testisi olusturur
    .
  • Mediastinum testisten isinsal olarak ayrilan
    ince bag doku trabekülalari (septula testisler)
    testisi piramit seklinde küçük lobcuklara
    (lobuli testis) ayirir ( insanda lobcuklarin
    sayisi 200-300 arasinda degisir).
  • Piramitlerin tepesi mediastinuma tabanlari ise
    disa dönüktür.

36
  • Her lobcukta 1-4 adet, kivrimli seyreden, 30-70
    cm uzunlukta, 150-200 mikron çapinda , baslangiç
    kisimlari kör uçlar halinde olan kanalciklar
    vardir.
  • Toplam uzunluklari insanda yaklasik 250 metreyi
    bulan bu kanalciklara tubuli seminiferi contorti
    adi verilir. Iste, OLGUN ERKEK ESEY HÜCRESI OLAN
    SPERMATOZOONLAR (SPERMIUMLAR) BU TÜPLER IÇINDE
    YAPILIRLAR.

37
(No Transcript)
38
  • Bu tüplerin arasini dolduran ince bagdokusu ise
    genel bag doku unsurlarina ek olarak , bilhassa
    kapiller damarlarin çevresinde gruplar olusturmus
    endokrin salgi yapan hücreler de içerir.
  • Bu hücrelere Leydig hücreleri adi verilir.
  • Bunlar testosteron hormonu salgilarlar.
  • Testosteron hormonu erkeklerde erkek eklenti
    bezlerinin gelismesini ve sekonder erkeklik
    karekterlerinin ortaya çikmasini saglar.

39
  • Yukarida yapisini kisaca anlattigimiz testislerde
    erkek esey hücresinin gelismesindeki tüm asamalar
    spermatogenezis adini alir.
  • Bu olaylar tubulus seminiferus kontortiler
    içinde meydana gelir. Bu seminiferöz tüplerin
    duvarinda, bülüg çagina kadar, bazal membran
    üzerine oturmus iki tip hücre bulunur
  • Sertoli hücreleri,
  • 2. Spermatogoniumlar ( germ hücreleri).

40
  • Sertoli hücreleri
  • daha az sayidadirlar,
  • uzun piramit seklindedirler,
  • tüp lumenine kadar uzayan püskülleri vardir.
  • Olgun testiste bölünme göstermeyen, isi,
    radyasyon, toksik etkiler, enfeksiyon ve beslenme
    yetersizligi gibi etkenlere karsi oldukca
    dayanikli olan Sertoli hücrelerinin baslica
    görevleri sunlardir

41
  • spermatogenik seri hücrelerinin deskteklenmesi,
    korunmasi ve beslenmesi,
  • transport proteinleri salgilamak( androgen
    baglayici protein, retinol baglayici protein vs),
  • metabolitler salgilamak (laktat, pürivat,
    östrojen),
  • ekstrasellüler matriks komponentleri salgilamak (
    transformasyonu saglayan büyüme faktörü, insülin
    benzeri büyüme faktörü),
  • regülasyon proteinleri salgilamak ( inhibin,
    aktivin, Müller kanalini inhibe eden hormon,
    sülfat glikoprotein),
  • fagozitoz yapmak (spermatogenik seri hücreleri
    artiklarini ortadan kaldirir).
  •  

42
  • Spermatogoniumlar ise bulug çagindan itibaren
    baslayan bir seri olaylar geçirerek olgun esey
    hücreleri olan spermatozoonlari meydana
    getirirler.
  • Bu olaylarin tümü spermatogenez adini alir.
    Spermatogenezis olayi üç asamada gerçeklesir
  • Çogalma evresi,
  • 2. Büyüme evresi,
  • 3. Olgunlasma evresi.

43
  • Çogalma evresinde
  • spermatogoniumlar normal mitozla çogalarak
    sayilarini artirirlar.
  • Çogalan hücrelerden bir kismi reserv hücre (Tip
    A) olarak kalirken
  • diger bir kismi (Tip B) çogalmaya devam ederler
    ve belirli sayida çogalirlar.
  • 2. Büyüme evresi Mitoz yoluyla bölünerek belirli
    sayiya ulasan hücreler çogalmalarini durdurarak ,
    büyüme evresine girerler.

44
  • Büyüyen hücreler halen ana hücre gibi diploid
    (46) kromozom sayisina sahiptirler ve primer
    spermatosit ( spermatosit I) adini alirlar.
  • 2. Olgunlasma evresinde ise primer spermatositler
    mayoz bölünme geçirerek birinci bölünme sonunda
    sekonder spermatositlere ( Spermatosit II) ve
    ikinci bölünme sonucunda spermatid adi verilen
    habloid kromozomlu (23) hücrelere dönüsürler.

45
  • Spermatosit Ilerin geçirdigi bu olaya neticede
    kromozom sayisinin yariya inmesi ile sonuçlandigi
    için redüksiyon bölünmesi adi da verilir.
  • Olgunlasma bölünmesi sonucunda 1 adet pirmer
    spermatositten 4 adet spermatid meydana gelir.
    Spermatidler artik bölünmezler, Sertoli
    hücrelerinin lumene dogru uzanmis bulunan
    püsküllerine gömülerek baskalasim (metamorfoz)
    geçirirler ve spermium veya spermatozoon adi
    verilen kuyruklu sperm hayvanciklarina
    dönüsürler.

46
  • Spermatidlerin Sertoli hücrelerinden beslenerek
    geçirdikleri bu baskalasim evresine de
    spermiyohistogenezis adi verilir.
  • Baskalasim asamasini bitiren spermatozoonlar
    tüpün lumenine düser, buradan disariya dogru (
    bosaltim kanallarina dogru) ittirilir.

47
  • Tubulus seminiferus kontorti duvarinda meydana
    gelen bu spermatogenezis olayinin anlattigimiz
    gibi çogalma, büyüme, olgunlasma asamalari vardi.
  • Bu evrelere spermiyohistogenezis i de eklersek 4
    evre olur.
  • Insanlarda bu dört evrenin gerçeklesme süresinin
    yaklasik 64 gün oldugu hesaplanmistir. Her evre
    yaklasik 16 gün sürer.

48
  • Spermatogenezis olayi bulug çagi ile baslar ve
    ileri yasalara kadar devam eder.
  • Spermatogenezis olayi hipofiz bezi tarafindan
    salgilanan FSH hormonu tarafindan yönlendirilir.
  • Yine ayni bez tarafindan salgilanan LH (
    erkeklerde ICSH) hormonu da testislerin bag
    dokusu içindeki Leydig hücrelerini sitimüle
    ederek, onlarin testosteron hormonu salgilamasini
    saglar. Bu hormonda bilindigi gibi sekonder
    erkeklik karekterlerinin olusmasini saglar.

49
(No Transcript)
50
1. bazal lamina 2. spermatogonia 3. spermatosit
I 4. spermatosit II 5. spermatid 6.
spermatozoon 7. sertoli hücresi 8. sertoli
hücreleri arasindaki siki baglanti (KAN/TESTIS
BARIYERI)
51
  • OLGUN ERKEK ESEY HÜCRESI (SPERMATOZOON, SPERMIUM
    )
  • Spermatozoon üç ana bölüm gösterir
  • Bas,
  • orta parça ve
  • kuyruk.
  • 1. Bas Oval sekillidir, ortalama 5 mikron
    çapindadir. Bas hemen hemen nukleustan ibarettir
    ve babaya ait homolog sayida kromozomu içerir.

52
  • Ön yarimi Golgi aygitindan farklanan acrosome ile
    sarilmistir. Baslik görünümündeki bu örtüye galea
    capitis adi verilir.
  • Burasi bol miktarda hyaluronidaz enzimi ve diger
    bazi enzimleri içerir.
  • Bu enzimler fertilizizasyon sirasinda ovumun
    zona pellucida adi verilen dis zarinin
    yumusatilmasini saglar.

53
  • 2. Orta parça Sitoplazma kalintisi, sentriol ve
    spiral sekilde düzenlenmis mitokondriyonlari
    kapsar. Boyun kismi ve birlestirici kisim olarak
    ayrilir.
  • - Boyun kismi çok kisadir ve hareketlidir, tipki
    bir eklem gibi hareketli olup spermatozoona yön
    verir. Boyun kisminda bir çift sentriol bulunur.
    Buradan çikan eksen ipligi (axial filament)
    birlestirici kisimdan geçerek uzar ve kuyrugu
    sekillendirir.

54
  • - Birlestirici kisimda eksen ipligi etrafinda ,
    sitoplazma artigi içinde spiral sekilde dizilmis
    mitokondriyonlar bulunur.
  • 3. Kuyruk Esas ve son kisim olmak üzere iki
    kisim gösterir. Orta parçanin devami olan esas
    kisim (pars principalis) sitoplazmanin devami
    olan bir kilifla örtünmüstür.
  • - Son kisim (pars terminalis) ise kilifsizdir ve
    sadece plazmalemma ile sarilidir. Kuyrugun esas
    yapisini çok hareketli olan axial filament
    olusturur.

55
(No Transcript)
56
  • Spermatozoonun özellikleri
  • - Insan spermatozoonu ortalama 50-60 mikron
    uzunluktadir ( mukayese için farede 190,
    kurbagada 100, horozda 170 mikron). Tüm uzunlugun
    yaklasik 1/6 sini bas ve boyun, 5/6 sini kuyruk
    olusturur.
  • - Spermatozoonlarin disi vücudundaki yasama
    süresi 48-72 saattir. Disi vücüdundaki hizlari
    3-3.6 milimetre/dakikadir. Vaginaya
    bosaltildiktan sonra, döllenme yeri olan ampulla
    tuba uterinaya kadar olan yolu (yaklasik18-20
    cm) ortalama 1 saatte alir.

57
  • Spermatozoonlar disi genital yollarda normalde
    var olan bir akintiya (saniyede 3-4 mikron
    hizinda) karsi hareket ederler.
  • Spermatozoonlarin bu ters akintiya karsi
    ilerleyebilme özelliklerine () rheotaxis denir.

58
  • Ayrica, spermatozoonlar disi genital organlarin
    mukozasi ve bilhassa ovum tarafindan salgilanan
    bazi kimyasal maddelere (gymnogamonlar) karsi da
    ilgi gösterirler ve onlara dogru hareket ederler.
  • Bu yeteneklerinede () chemotaxis adi verilir.
    Chemotaxis döllenmeyi kolaylastiran
    etkenlerdendir. Ayrica () chemotaxis sayesinde
    spermatozoonlarin ostium abdominalisi asarak
    karin bosluguna düsmeleri de önlenir.

59
  • Coitus (çiftlesme) esnasinda vaginaya bosaltilan,
    spermatozoonlarerkek eklenti bezlerinin
    salgilarini içeren siviya ejakulat semen
    sperma meni ersuyu gibi isimler verilir.
    Cinsel olgunluga erismis bir erkek bir defada
    normal olarak, ortalama 3-4 cc civarinda ejakulat
    çikarir. Bunun içinde normal saglikli erkekte
    200-300 milyon adet spermatozoon bulunur. Sik sik
    tekrarlanan coituslarda çikan ejakulat miktari
    ayni olsa bile içindeki spermatozoonlarin sayisi
    kademeli olarak azalma gösterir.

60
  • 1 cc ejakulatta 50 milyon adet spermatozoon
    bulunmasi döllenme yetenegi siniridir.
  • Ejakulatta bulunan spermatozoon sayisi baz
    alinarak yapilan diger degerlendirmeler söyledir
  • Normospermi 1 cc ejakulatta 50-120 milyon
    spermatozoon bulunmasi,
  • Hypospermi 20-40
  •  

61
  • Oligospermi I 10-20
  • Oligospermi II 10
    milyondan az sayida bulunmasi,
  • Kriptospermi 1
  • Aspermatismus 0
    spermatozoon bulunmasi,
  • Azospermi olgun
    spermatozoon bulunmamasi,
  • Nekrospermi canli
    spermatozoonlarin bulunmamasi.
  •  

62
  • - Ejakulat içindeki spermatozonlarin sayisindan
    ayri olarak onlarin morfolojik durumlarida
    önemlidir. Normal bir erkekte bile 20 oraninda
    anormal görünümlü ( çift basli, basi kopmus,
    kuyruksuz vs) spermatozoonlara raslanir. Bunlarin
    çogunlugu fizyolojik varyasyonlardir. Kronik
    alkolizm, bazi kalitsal hastaliklar, bazi
    enfeksiyon hastaliklar, ruhi depresyonlar, kronik
    zehirlenmeler ve yetersiz beslenme durumlarinda
    anormal görünümlü spermatozoonlarin orani 60a
    kadar çikabilir.

63
  • Ejakulat içindeki spermatozonlarin sayisi kadar,
    içindeki erkek eklenti bezlerinin salgilarinin
    miktari da önemlidir.
  • Glandula vesiculosa tarafindan salgilanan fruktoz
    sekeri spermatozoonlarin hareketi için gerekli
    enerjiyi saglar.
  • Prostat bezi tarafindan salgilanan asit fosfataz
    da kolin fosforik asitin parçalanmasini saglar.
  • Glandula bulbo uretralisin müköz salgisi
    urethranin yaglanmasini saglar.

64
  • Bunlardan baska sperma sivisi içinde erkek
    genital tüplerden ve eklenti bezleri
    epitellerinden kopup gelen
  • hücrelere,
  • prostat taslarina,
  • bazen akyuvarlara,
  • yag damlaciklarina,
  • protein, amyloid ve pigment cisimciklerine de
    raslanir.

65
  • Olgun spermatozoonlarda bulunan enzimlerden
    bazilari asit fosfataz, fibrogenaz, fibrolizin,
    nöraminidaz, aril sülfataz, akrosin ve
    hyalorinidaz enzimleridir.
  • Bunlardan hyaluronidaz enzimi ejakulasyondan
    sonra spermaya geçer. Bu enzim ovum etrafinda
    bulunan corona radiata hücrelerinin arasindaki
    yapistirici maddeyi eriterek ovumun serbest
    kalmasini saglar. Oligospermili erkeklerde
    kisirlik nedenlerinden birisi bu enzimin azligi
    olabilir.

66
  • Taze ejakulat
  • jelatinöz kivamli,
  • süt beyazliginda,
  • özel kokulu ( haslanmis kestane kokusunda) ve
  • hafif alkali (pH 7.9) reaksiyonlu bir sividir.
  • Hava ile temas edince önce sulanir, 20-30 dakika
    sonra pihtilasip opak bir görünüm alir.
  •  

67
OVOGENEZIS
68
  • Olgun disi esey hücreleri diside ovaryum adi
    verilen organlarda yapilir.
  • Insanda ovaryum pelvis boslugunda yerlesik, yassi
    oval biçimde, irice bir badem seklinde, sagda ve
    solda olmak üzere bir çift organdir.
  • Ovaryumda testis gibi hem endokrin hem ekzokrin
    salgi yapan bir bezdir.
  • Ekzokrin salgisi olgun disi esey hücresi olan
    ovumdur.
  • Endokrin olarak ise östrojen ve progesteron
    hormonlarini üretir.
  •  

69
  • Ovaryum distan germinatif epitelyum adi verilen
    tek katli yassi/kübik (gençlerde kübik yaslilarda
    yassi) sekilli epitellerle ve onunda altinda
  • tunica albuginea adi verilen fibröz bir bag
    dokusuyla sarilmistir.
  • Ovaryumun dis kismi korteks iç kismi ise medulla
    adini alir. Korteks içerisinde ovogenezisin
    olaylandigi çesitli yapilar vardir. Bunlara genel
    olarak ovaryum follikülleri (gelisme kademelerine
    göre primordial, primer, sekonder ve olgun
    folliküller) adi verilir.

70
(No Transcript)
71
  • Ovogenezisde de olaylar, genelde,
    spermatogenezisdeki gibi
  • Çogalma,
  • 2. Büyüme,
  • 3. Olgunlasma olmak üzere üç asamada gerçeklesir
  • Ancak bazi evrelerin sürekliliginde ve
    zamanlamasinda farkliliklar vardir.

72
  • Çogalma evresi
  • erkekte dogumdan önce baslayip tüm yasam boyu
    devam ettigi halde disilerde prenatal dönemde
    olur ve biter.
  • Postnatal hayatta bir daha çogalma olayi
    görülmez.
  • Prenatal dönemde ovaryumlarda, hemen tunika
    albuginea altinda yerlesms bulunan ovogonium adi
    verilen hücreler sürekli mitozla çogalirlar,
    prenatal 5-6. Aylarda her iki ovaryumdaki toplam
    sayilari yaklasik 7 milyona ulasir.

73
  • Prenatal dönemin 6. Ayinda çogalma olayi son
    bulur ( bu evrenin spermatogenez ile farki
    Spermatogeneziste spermatogoniumlar normal
    mitozla bölündüklerinde Tip A ve Tip Byi
    olusturuyorlardi, Tip A reserv hücre (stem cell)
    olarak kalirken Tip Bler çogalmalarini
    sürdürüyorlardi.
  • Ovogeneziste böyle bir durum olmadigina yani
    reserv hücre kalmadigina dikkat ediniz).

74
  • Prenatal 6. Aydan itibaren çogalan hücrelerden
    (yaklasik 7 milyon adet) bazilari çok uzun
    sürecek olan büyüme ve olgunlasma evresine
    girerken digerleri dejenere olur ve ölürler.
  • Yeni dogmus bir kiz çocugunda sayilari yaklasik 2
    milyon adet,
  • puberte dönemine gelindiginde ise her iki
    ovaryumda toplam 400 bin adet kalmislardir ( bu
    sayilar bazi yazarlarca dogumda 700 bin,
    pubertede 40-50 bin olarak bildirilmektedir).

75
  • Dejenere olup ölmeyen yani büyüme ve olgunlasma
    yönünde gelisme gösteren hücreler oosit I (primer
    oosit) adini alirlar,
  • bunlar distan 3-5 adet tek katli yassi epitelle
    sarilmis olarak tunika albugineanin hemen
    altinda yerlesmislerdir ve primordial follikül
    adini alirlar.
  • Primordial follikülün çapi 25-30 mikron, bu
    gelisme asamasinda oosit Iin çapi 20 mikron
    kadardir.

76
(No Transcript)
77
  • Disi puberteye (bulug çagi) gelinceye kadar
    ovaryumundaki tüm folliküller primordial gelisme
    asamasindadir.
  • Bunlarin içindeki oosit I , prenatal 6. Ayda
    olgunlasma evresine baslamis ve birinci mayotik
    bölünmenin profaz evresinde ( leptoten,zigoten,pak
    iten,diploten evrelerini hatirlayiniz!)

78
  • es (homolog) kromozomlar arasindaki gen
    alis-verisi olaylari (Crossing over)
    gerçeklestikten sonra, bölünmenin diger
    evrelerine (metafaz, anafaz, telofaz) geçme
    islemi durdurulmus ve oosit I, baska bir deyisle
    primordial follikül uzun yillar sürecek bir
    dinlenme evresine girmistir.
  • Ergenlik dönemine gelindiginde sayilari 400 bin
    civarindadir. Her ay primordial folliküllerden
    5-15 tanesi hormonlarin (baslica FSH) etkisiyle
    ileri gelisme asamasina geçer ve

79
  • mayoz bölünmeyi dolayisiyla olgunlasmalarini
    tamamlarlar ( Bu durum gebelik periyodu hariç yas
    dönümüne kadar devam eder. Olayin baslangici
    menars bitisi ise menapoz adini alir).
  • Hiç gebe kalmayan saglikli bir kadinin yilda en
    fazla 13 kez ovulasyon yapma sansi bulunduguna
    göre yaklasik 40 yil sürecek seksüel hayati
    boyunca 500 civarinda primordial follikülü
    gelisme sansi bulacaktir, digerleri ise yine
    dejenerasyona ugrayacaktir.

80
  • Her siklusta belli sayida (5-15) primordial
    follikülün gelismesi söyle olur
  • Tek katli yassi follikül epitelleri önce kübik ,
    sonra pirizmatik olur. Bu durumdaki folliküle
    tek katli primer follikül ( unilamimar primary
    follicle ) adi verilir.
  • Folikül epitelleri mitozla çogalip çok katli
    olunca, çok katli primer follikül ( multilaminar
    primary follicle ) veya henüz antrum (follikül
    boslugu) sekillenmemis oldugundan preantral
    follikül adi verilir.

81
(No Transcript)
82
  • Çok katli folikül epitelleri granüloza hücreleri
    adini alir.
  • Bu gelisme evresinde, Oosit I gelisip 60-80
    mikronluk bir çapa ulastiginda oosit I ile ilk
    sira granüloza hücrelerince müstereken yapilan
    PAS , bir glikoprotein tabaka Oosit Ii
    çepeçevre sarar.
  • Homojen,asellüler olan bu tabakaya zona pellucida
    adi verilir, Oositi koruyucu ve besleyici
    görevleri vardir ve varligini geç blastokist
    evresine kadar sürdürür.

83
  • Çok katli primer follikül içinde bu gelismeler
    olurken, follikülü kusatan ovaryum stromasi da
    follikül etrafinda teka follikülü adi verilen bir
    kilif yapar.
  • Follikül gelismesi ilerledikce bu kilif teka
    interna ve teka eksterna olarak ikiye ayrilir.

84
  • Foliküle bitisik olan teka interna ig biçimli
    hüçrelerden ve kapillar damarlardan zengindir.
  • Hücreler steroid sentezi yapan hücrelere özgü
    organellerden (agER, tubuler kristali
    mitokondrionlar, yag damlaciklari ) zengindir,
    androstenoidin hormonu sentezlerler, bu da
    granüloza hücrelerine geçer ve orada östrodiole
    dönüstürülür.
  • Teka eksterna ise fibröz bag dokusu yapisindadir,
    kollagen demetler, düz kas hücreleri, stromal
    hücreler ve kan damarlari içerir.

85
  • Primer folliküllerde gelisme ilerleyip
    folikülün çapi 200 mikron civarina, granüloza
    hücreleri kalinligi 6-12 siraya ulastiginda,
    granüloza hücreleri arasinda yer yer erimeler
    baslar ve antrum adi verilen bosluklar belirir.
  • Bosluklarda granüloza hücrelerinden salgilanan
    bir follikül sivisi (likör folliküli baslica
    östrojen olmak üzere progesteron, androgenler
    gibi steroid hormonlar, FSH, LH, inhibin,
    aktivin, follikülostatin, OMI gibi steroid yapida
    olmayan hormonlar ve çesitli glikozaminoglikanlar
    içerir) birikir.

86
  • Ilk antrum sekillendikten sonra folikülün adi
    artik sekonder folliküldür ( ya da antral
    follikül, veziküler follikül gibi adlar verilir).

87
  • Gelisme ilerledikce antrumlar birlesir ve tek bir
    bosluga ( cavum follikülü ) dönüsür.
  • Oosit I 120-150 mikronluk çapa ulasinca büyümesi
    artik durur.
  • Kendisini saran zona pellusida ve birkaç sira
    granüloza hücresi ile ( prizmatik olan ilk
    siranin adi corona radiatadir) follikül
    bosluguna dogru sarkmistir. Buraya yumurta
    tepecigi (cumulus oophorus) adi verilir.

88
  • Bu sekilde gelisme gösteren sekonder
    folliküllerden birkaç tanesi ileri gelisme
    göstererek olgun folliküle ( Graaf follikülü)
    dönüsür.
  • Bunlardan da normalde sadece bir tanesi
    ovulasyona ugrayacaktir.
  • Diger folliküller ise bu asamada atreziye
    ugrayarak atretik folliküllere dönüsürler.

89
(No Transcript)
90
(No Transcript)
91
  • Olgun folliküllerin çapi 2-2.5 cm ye ulasir,
    oosit I çapi ise degismez (120-150 mikron).
    Antrum iyice genislemis, granüloza hücreleri
    incelmis, oosit Iin corona radiata hücreleri ile
    sarili olarak follikül bosluguna dogru yaptigi
    çikinti cumulus oophorusu (yumurta tepecigi)
    sekillendirmistir.
  • Bu dönemde granüloza hücrelerinin oosite komsu
    olanlarina kumulus hücreleri, follikül duvarini
    döseyenlerine de mural granüloza hücreleri adi
    verilir.

92
  • Oosit salgiladigi maddelerle mural hücrelerin
    farklanmasini baskilayip kumulus hücrelerinin
    gelismesini ilerleterek kendi mikroçevresini
    kontrolda tutar.
  • Ovulasyondan hemen önce izlenen bu folliküle
    preovulatuvar follikül de denir.
  • Olgun folliküller ovaryum yüzeyine dogru çikinti
    yaparlar.

93
  • Graaf follikülünde oosit I 120-150 mikron çapa,
    çekirdegi 25 mikron çapina ulasmistir.
  • Bunun eksentrik konumlu nukleusuna vesikula
    germinativa,
  • koyu boyanan iri nukleolus'una da makula
    germinativa adi verilir.

94
  • Graaf follikülleri iyice büyüyerek 2.5 cm 'lik
    bir çapa ulastiklarinda ovaryum yüzeyine dogru
    çikinti yaparlar(stigma).
  • Simdi ovulasyon olayi baslayacaktir.
  • Ovulasyondan az önce oosit I , birinci mayotik
    bölünmesini tamamlar, böylece Oosit II ve I.
    kutup hücresi meydana gelir.
  • Oosit II hemen ikinci mayoz bölünmesine baslar ve
    metafaz evresinde kalir.

95
  • Oosit II etrafindaki corona radiata ve birkaç
    sira follikül epiteli ile sarili olarak follikül
    duvarindan kopmus, follikül boslugu içinde
    serbest vaziyette durmaktadir.
  • Genelde gelisen folliküllerden sadece bir tanesi
    ovulasyona ugrar.
  • Olgun follikülün baskisi sonucu stigma bölgesi
    iskemiye ugrar, buradaki dokunun zayiflamasi
    sonucu yirtilma olur.

96
  • Folikül sivisinin artisindan dolayi bu noktaya
    yapilan iç basnç da , zayiflamis olan bu noktanin
    yirtilmasina sebep olur.
  • Bu sirada hipofizden salgilanan LH hormonu da
    ovulasyonu hazirlayan etkenlerdendir.

97
  • - Ovulasyon sonucu follikül yirtilir, oosit II
    kendisini saran corona radiata hücreleriyle
    birlikte tuba uterinaya atilir. Disari atilan
    Oosit II tuba uterinada spermatozoon ile
    karsilasirsa, spermatozoon oosit II' ye girerse
    ikinci mayotik bölünme de tamamlanir ve olgun
    disi esey hücresi ovum ile II. kutup hücresi
    olusur. Ovum ile spermiyum birleserek zigot'u
    olusturur. Spermatozoon ortamda yoksa Oosit II
    ,II. mayotik bölünmeyi tamamlamaz, dejenere olur
    menstruasyon ile disari atilir.

98
  • Corpus luteum (sari cisim)
  • - Ovulasyondan sonra yirtilan Graaf follikülü
    artigi hemen dejenere olmaz, geçici bir iç salgi
    bezine dönüsür. Bu olaylar söyle gelisir
  • - Folikül yirtilmasiyla birlikte follikül sivisi
    da bosalir, kandaki östrojen düzeyinde düsme
    olur,
  • - Bu anda hipofizden salgilanan LH ve LTH
    hormonlari etkisiyle yapisal degisiklikler baslar,

99
  • - Teka eksternadaki düz kas tellerinin
    kontraksiyonu ile büzüsen follikül boslugu içine
    yirtilan kan damarlarindan kan dolar, yeni
    damarlar filizlenir.
  • - Membrana granüloza (mural hücreler) hücreleri
    büzüsmeden dolayi gerginligini kaybeder, kivrimli
    bir yapi kazanir, irilesirler , steroid hormon
    salgilayan hücrelere özgü organellerle
    donatilirlar ve granüloza lutein hücreleri adini
    alirlar. Relaksin, progesteron hormonlari
    salgilarlar ayrica teka kutein hücrelerinden
    gelen androjenleri östrojene çevirirler.

100
  • - Buna paralel olarak teka interna hücreleri de
    teka lutein hücrelerine dönüsürler, bunlar
    granüloza lutein hücreleri arasina kama gibi
    sokulurlar, bunlarda steroid hormon salgilayan
    hücre organellerince zenginlesirler. Östrojen,
    androjenler, progesteron salgilarlar.
  • - Bu hücreler arasinda bol kapiller damarlar
    filizlenir.
  • - Böylece bir endokrin bez yapisina kavusan
    follikül artigi corpus luteum adini alir ve
    progesteron hormonu salgilar.

101
  • - Corpus luteum tarafindan salgilanan progesteron
    hormonu hipofizin FSH salgilamasini durdurur
    böylece ovaryum korteksinde yeni primer
    folliküllerin gelismesini önler. Ayrica muhtemel
    bir gebelik için hazirlanmis olan uterus
    mukozasinin kanli, kabarik durumunu muhafaza
    etmesini saglar ve uterus kaslarinin kontraksiyon
    yapmasini da önleyerek (relaksin hormonu
    vasitasiyla) implantasyona imkan saglar, ayni
    sekilde gebeligin devamliligini temin eder.

102
(No Transcript)
103
  • - Böylece ovaryum korteksinde stroma içinde
    yerlesik bulunan yapilari inceledik. Ovaryumda
    her 28 günde bir tekrarlanan benzeri
    degisiklikler over siklusu olarak adlanir. Bu
    siklus hipofiz ve hipotalamus hormonlarinin
    kontrolu altindadir.
  • - Siklusun birinci evresi 14 gün sürer. Bu
    süreçte primer folliküllerden Graaf follikülleri
    gelistiginden FOLLIKÜLER EVRE, ya da teka interna
    ve granüloza hücrelerinden östrojen hormonu
    salgilandigindan ÖSTROJENIK EVRE denir.

104
  • Ovulasyon 14. gün gerçeklesir. Siklusun ikinci
    evresi 14-28. günleri kapsar.
  • Bu dönemde korpus luteum gelistiginden LUTEAL
    EVRE, ya da CL progesteron salgiladigindan
    PROGESTERON EVRESI adi verilir.

105
  • Bu büyüme ve olgunlasma sirasinda gerçeklesen
    olaylari özetle iki baslik altinda toplamak
    mümkündür
  • Birincisi, spermatogeneziste oldugu gibi ,
    çekirdekte meydana gelen degisimler yani sonuçta
    habloid kromozom sayisina ulasmaktir. Bilindigi
    gibi bu amaca mayoz bölünme sayesinde ulasilir.

106
  • Spermatogeneziste mayotik bölünmeler bülüg
    çagindan itibaren baslar ve mayozun olaylanmasi
    hemen pespese cereyan eder.
  • Disilerde ise , yukardada açiklandigi gibi, durum
    farklidir, mayozun olaylanmasi sirasinda iki uzun
    dinlenme periyodu vardir, bunlardan birincisi çok
    uzundur 40-50 yil sürebilir. Söyleki

107
  • - daha prenatal dönemde çogalma dönemi bittikten
    sonra hücreler (artik bunlara oogonium yerine
    oosit I adi verilir) birinci mayotik bölünmenin
    profaz evresine girer, homolog kromozomlar
    arasinda gen alis-verisi olur ve bölünme birinci
    profazin diploten evresine girildiginde durur,
    böylece uzun bir istirahat dönemi baslar. Bu
    istirahat süresince, primordial follikülü saran
    tek katli yassi epitellerin ( follikül epiteli
    adi verilir) salgiladigi bir madde olan OMI (
    oocyt maturation inhibitor) oosit I in
    olgunlasmasini baskilar.

108
  • - Iste bu durumdaki bazi oosit Iler bülug
  • çagindan itibaren, herhangi bir siklik periyodda
    , kaldigi yerden bölünmeye ve gelismesine devam
    etme sansi yakalayabilecektir. Bazilari için ise
    bu sans hiç olmayacaktir. Ikincisi ise
    çekirdekte habloid kromozom sayisinin elde
    edilmesi için gerekli olaylar meydana gelirken,
    sitoplazmada vitellus (lecithus) adi verilen
    maddelerin sentezlenip depolanmasini kapsar. Bu
    is dogaldirki sadece ileri gelisme yönünde
    sitimüle edilmis olan oosit Ilerde
    gerçeklesecektir.
  •  

109
  • OLGUN DISI ESEY HÜCRESI (OVUM)
  • - Patlayan Graaf folikülünden disari atilan
    hücre insanlarda oosit II dir. Bu olgun bir hücre
    dir, habloid sayida kromozomlari vardir ancak
    herbir kromozom bir çift kromatid halindedir.
    Oosit II yumurta yolunda spermatozoon tarafindan
    döllendigi taktirde ikinci mayotik bölünmede
    tamamlanacak ve gerçek anlamda habloid olan ovum
    ve II. Kutup hücresi (polosit II) olusacaktir.

110
  • Disi germ hücresi ister oosit II isterse ovum
    halinde olsun , insan vücudundaki en büyük
    hücredir.
  • Yaklasik 120-160 mikron çapindadir.
  • Çekirdegi de 20-30 mikron çapinda olup habloid
    sayida kromozom tasir.
  • Çekirdek eksentrik konumludur. Çekirdegine
    vesicula germinativa, iyi belirgin olan
    çekirdekcigine macula germinativa adi verilir.

111
  • Sitoplazmasina ovoplazma adi verilir.
  • Sitoplazmasinda zigotun beslenmesine yetecek
    bütün besin maddelerine sahiptir. Bu maddeye
    vitellus (lecithus, deutoplasma) adi verilir.
  • Organel olarak sentriyol bulunmaz, bu nedenle
    hareketsiz bir hücredir. Endoplazmik retikulum,
    Golgi ve mitokondriyonlardan zengindir.

112
  • - Distan 3-5 mikron kalinliginda , glikoprotein
    yapida saydam bir membranla sarilidir,
  • buna zona pellucida veya membrana pellucida adi
    verilir. Zona pellucidanin disindaki tek katli
    prizmatik radier dizilimli hücre tabakasina
    corona radiata adi verilir.
  • - Her siklus sonunda insanda normalde 1 adet ovum
    meydana gelir. Fallop tüpüne atilan oosit II
    orada 24-48 saat canli kalir, daha sonra ,
    döllenmezse, dejenere olur ölür.

113
(No Transcript)
114
  • OVULASYON
  • Her siklus döneminde gelismeye baslayan 12-20
    adet folikülden , siklus sonuna dogru normalde
    sadece bir tanesi ileri gelisme gösterir,
  • buna Graaf folikülü adi verilir. Cavum folikülü
    içindeki sivi gittikçe artar, folikül 1.5-2 cm
    lik çapa ulasir, ovaryum disina dogru çikinti
    yapar,
  • bu çikintiya stigma adi verilir.

115
  • Içten gelen ve gittikce artan basinç sonucu
    stigma bölgesindeki kapillar damarlar kapanir,
  • bu bölge kansiz kalir, iyi beslenemez ve nihayet
    yirtilir.
  • Bu yirtilmanin gerçeklesmesinde hipofizden
    salgilanan LH (luteinizasyon hormonu), teka
    kilifindaki hücrelerin ve granüloza hücrelerinin
    salgiladigi proteolitik fermentlerin ve daha
    birçok diger faktörlerinde rolü vardir.

116
  • - Iste bu yirtilma sonucu oosit IInin (bu sirada
    oositI ikinci olgunlasma bölünmesini tamamlamis
    ve oosit II ve polosit I i meydana getirmistir)
    disari atilmasina ovulasyon (yumurtlama) adi
    verilir.
  • - Ovulasyondan az önce oosit II etrafindaki
    corona radiata epitelleri ve birkaç sira folikül
    epiteli ile sarili olarak folikül duvarindan
    kopmus, folikül sivisi içinde yüzer vaziyette
    bulunmaktadir.

117
  • Ovulasyon sonucu Graaf folikülü yirtilinca Oosit
    II tuba uterinaya atilir.
  • Sonunda ovulasyon meydana gelen sikluslara
    ovulatuar siklus adi verilir.
  • Eger siklik degisiklikler olmus fakat neticede
    ovulasyon gerçeklesmemis ise anovulatuar siklus
    adini alir ( bu tip siklusta süphesiz gebelik söz
    konusu degildir).

118
  • Tuba uterinadaki oosit II spermatozoon ile
    bulusursa, spermatozoon oosit II nin içine
    girerse oosit II ikinci olgunluk bölünmesini de
    tamamlar ve ovuma dönüsür.
  • Eger spermatozoon ortamda yoksa oosit II ikinci
    olgunluk bölünmesini tamamlamaz, dejenere olur ve
    mensturuasyon ile disari atilir.

119
  • Korpus luteumun akibeti
  • - Korpus luteum ovulasyondan sonraki birkaç gün
    içinde süratle gelisir, çapi 1.5 cm olur. Bundan
    sonraki gelismeler döllenme olup olmadigina göre
    söyle olur
  • Eger döllenme olmamissa CL mensturuasyon dan
    birkaç gün önce gerilemeye baslar, küçülür.

120
  • - Buna mentruasyon korpus luteumu, corpus luteum
    mentruasyonis, corpus luteum spuriyum, corpus
    luteum periodikum gibi isimler verilir.
  • - Bu da zamanla beyazimsi bir nedbe dokusuna
    (korpus albikans) dönüsür, birkaç siklus soonunda
    izi de kaybolur gider.

121
  • 2. Ovulasyon döllenmeyle, yani bir gebelikle
    sonuçlanmissa
  • CL gelismesini gebeligin 6. Ayina kadar devam
    ettirir.
  • Buna gebelik korpus luteumu, corpus luteum
    graviditatis, corpus luteum pregnancy, corpus
    luteum verum gibi adlar verilir.
  • Gebelik Clu 6. Aydan itibaren küçülmeye baslar,
    çünkü görevini plasenta üstlenir.

122
  • Gebelik korpus luteumu da neticede corpus
    albikansa dönüsür ancak bunun izi hiçbir zaman
    kaybolmaz,
  • ovaryum yüzeyinde mercimek büyüklügünde bir izi
    tüm yasam boyunca kalir. Adli vakalarda bunlarin
    sayisina bakilarak kaç kez dogum yaptigi hakkinda
    fikir yürütülebilir.

123
  • - Disilerde puberteden menopoza kadar her ay bir
    oosit atildigina göre yaklasik 30-35 yil süren
    genital siklusta toplam ovulasyona ugrayan oosit
    sayisi 400 ü asmaz . Geri kalanlari ise
    gelismenin herhangi bir evresinde dejenere olup
    kaybolurlar. Bu olaya folikül atrezisi adi
    verilir. Folikül atrezisi dogumdan önce baslar,
    dogumdan sonra hizlanarak artar. Böylece her
    normal ovaryumda degisik sayida dejenere folikül
    bulunur. Atretik foliküllerin yerindede neticede
    bir nedbe dokusu görülür.

124
  • GENITAL SIKLUS
  • - Hayatin postnatal dönemi çocukluk, pubertas,
    erginlik, yas dönümü ihtiyarlik bölümlerine
    ayrilabilir.
  • Çocukluk döneminde erkek ve disilerde genital
    organlar anatomik olarak gelismelerine karsin
    fonksiyonel degildirler.
  • Bu dönemde erkek ve kiz çocuklar her yönden
    birbirine büyük yakinlik gösterir.

125
  • Pubertas döneminde genital organlar fonksiyonel
    olduklarindan her iki cinsde de kendini,
    farkliligini tanima olaylari baslar.
  • Erkeklerde sesin kalinlasmasi, penisin ereksiyon
    haline geçmesi, ejakülasyon ,
  • kizlarda menstruasyonun baslamasi (menars),
    gögüslerin gelismesi, pelvisin genislemesi, diz
    ekleminin hafifce içe dogru bükülmesi (genus
    valgus) olaylari baslar.

126
  • Ayrica her iki cinsde de özel bölgelerin
    killanmasi, erkekte sakal ve biyiklarin çikmasi
    ve birçok...
  • Bulug çagi veya adolosence (genç kizlik,
    delikanlilik dönemi) denen bu dönem , kisilere
    göre degismek üzere 4-6 yil sürer.

127
  • - Cinsel olgunluk dönemi kadin ve erkekte farkli
    sekilde seyreder
  • - Erkekler ilk ejakülasyondan itibaren kesintisiz
    olarak seksuel faaliyetlere devam ederler. Yas
    dönümü olaylari fazla fark edilmez. Andropoz adi
    verilen bu dönemde cinsel aktivite,
    spermatogenezis olaylarinin hizindaki düsüse
    paralel olarak biraz düsüs gösterse bile hiçbir
    zaman son bulmaz, ileri yaslara kadar devam eder.

128
  • Kadinlarda ise cinsel erginlik dönemi ritmik bir
    gelisim gösterir. Gebelik dönemleri hariç 28
    günlük periodlar halinde yas dönümüne kadar devam
    eder.
  • Kadinlarda yas dönümü üreme faaliyetlerinin son
    bulmaya basladigi dönemdir. Önce menstruasyon
    düzensizlesir, sikligi ve miktari azalir ve
    tamamen biter.
  • Bu olaya menopoz adi verilir. Bundan sonra artik
    kadinda yeni bir canli meydana getirme gücü
    ortadan kalkmistir.

129
  • - Ileri yaslarda her iki cinsde de genital
    organlarda bir küçülme, sekonder cinsel
    karekterlerde bir silinme, gerileme gözlenir. Her
    iki cinste de çocukluk dönemindekine benzer bir
    dönüsüm gözlenmektedir. Yalniz fizyolojik
    seksuel faaliyetle psisik seksuel istegi (libido)
    birbirine karistirmamak gerekir. Menopoza girmis
    bir kadinda son bulan sadece üreme
    faaliyetleridir. Psisik seksuel istek devam eder,
    hatta bazi kadinlarda daha da artmasi söz
    konusudur. Ayni durum andropoz sonrasi erkekler
    içinde geçerlidir.

130
  • - Iste puberteye erismis bir disinin ovaryum ve
    uterusunda , hipofiz bezinin kontrolu altinda ,
    ritmik periodlar halinde menopoz dönemine kadar
    süren degisimlerin tümü genital siklus veya
    seksuel siklus adini alir.
  • - Ovaryumda meydana gelen degisimler ovogenezis
    ve ovulasyonla ilgili olup ovarial siklus adini
    alir.
  • - Buna paralel olarak uterusta meydana gelen
    degisimler ise uterinal siklus adini alir.

131
  • Ovaryumda meydana gelen degisimleri (ovogenezis
    ve ovulasyon) inceledik.
  • Simdi ovaryumdaki olaylara paralel olarak
    uterusta meydana gelen degisimleri
    inceleyecegiz.
  • Uterusta meydana gelen degisimler ovaryumdaki
    gelismelere paralel sekildedir. Söyleki

132
  • Önce ovaryumda, hipofizden salgilanan FSH
    etkisiyle gelisen folliküller ÖSTROJEN hormonu
    salgilarlar, bu hormon kan yoluyla uterusa gelir
    ve uterus mukozasinda bazi degisimler baslatir.
    Baslica degisim emdometriyumdaki bag dokusu
    miktarinin, kapilar damarlarin ve uterus
    bezlerinin ( gll.uterinalar) artisidir.
  • Bezlerdeki artis bag dokusu artisindan daha fazla
    oldugu için bezler testere agzi seklinde
    kivrintili seyrederler.

133
  • - Daha sonra Graaf folikülü patlayinca enkazinda
    sekillenen korpus luteumdan PROGESTERON hormonu
    salgilanir, bu da kan yoluyla uterusa gelerek
    uterus mukazasinin kanli, kabarik durumunu
    muhafazasinin yaninda, bezlerin iyice
    büyümelerini ve salgi yapmalarini, bagdokudaki
    yüzeyel fibroblastlarin yuvarlaklasip irileserek
    sitoplazmalarinda lipid, glikojen depo etmelerini
    (bu durumda decidua hücreleri adini alirlar),
    kapillarlarin çogalmasini saglarlar. Bu dönemde
    uterus mukoazasinin kalinligi normalden 5-6 kat
    daha artmistir.

134
  • Bütün bunlar gebelige hazirliktir.
  • Eger ovariyal siklus sonunda tuba uterinaya
    atilan ovum döllenirse, gelisecek blastokistin
    implantasyonunu saglayip ona doguma kadar ev
    sahipligi yapacak kanli, kabarik, kus tüyü
    yumusakliginda ultra bir yatak hazirlanmaktadir.

135
  • Döllenme gerçeklesmedigi taktirde bütün bu
    hazirliklar son bulacaktir.
  • Dölenme olmazsa korpus luteum gelismesini devam
    ettiremiyecek, küçülecek, buna bagli olarak
    progesteron salgisi azalacagindan uterus kanli ve
    kabarik durumunu devam ettiremiyecektir ve
    sonuçta uterus mukozasinin yüzeyel kismi (pars
    fonksiyonalis) bir kanama ile birlikte disari
    atilir. Bu olay söyle olur

136
  • -Insanlarda uterus endometriyumunun pars bazalis
    ve pars fonksiyonalis olmak üzere iki kismi
    vardir. CL küçülüp progesteron salgisi durunca ,
    ilk önce pars bazalis ile pars fonksiyonalis
    sinirindaki spiral arterlerde bir kasilma
    görülür.
  • -Bunun sonucu olarak üstteki pars fonksiyonalis
    kansiz kalir beslenemez ve yavas yavas nekrozlar
    baslar.

137
  • -Bir süre sonra spiral arterlerdeki kasilma
    kalkar ve kan tekrar ani olarak spiral arterleri
    doldurur, ancak bu arterlerin duvari nekroze
    oldugundan bu ani kan akimina dayanamaz ve
    yirtilir, kan endometrium epiteli altinda
    toplanir.
  • -Ayni zamanda, daha önce progesteron tarafindan
    etkileri frenlenmis bulunan proteolitik enzimler,
    üzerlerindeki progesteron etkisi kalktigindan
    aktif hale geçerek uterus epitelinin ve pars
    fonksiyonalisin harap olmasini saglarlar.

138
  • -Sonuçta kanepitelbag doku karisimi uterus
    bosluguna dökülür ve vagina yoluyla disariya
    atilir.
  • - Bu olaya menstruasyon ( adet kanamasi) adi
    verilir.
  • Menstruasyon genital siklusun son günü olur.
    Disari çikan kana menstruel kan (adet kani)
    denir, arteriyel ve venöz kanin bir karisimidir.
    Içine mukoza parçalarida karismis oldugundan
    biraz kahverengindedir, diger bir özelligi de
    pihtilasmamasidir.

139
  • Kan pihtilasmasini saglayan bazi proteinler,
    burada serbest kalan proteolitik enzimler
    tarafindan parçalandigindan menstrüel kan
    pihtilasmaz.
  • Yaklasik 50-60 cc olan bu kan vagina yoluyla 3-4
    gün içinde disariya bosalir. Olayin 3-4 gün
    sürmesinin nedeni, kasilmis olan spiral
    arterlerdeki açilmanin her tarafta birden meydana
    gelmeyip, yavas bir tempoda bölge bölge
    açilmasidir.

140
  • Insanlarda genital siklus genellikle 28 _ 2
    günde bir tekrarlanir.
  • Bu sürenin ilk 4 günü menstruasyon, sonraki 10
    günü post-menstruasyon ve müteakip 14 günü
    pre-menstruasyon dönemlerine aittir.
  • Ovulasyon genital siklusun ,genellikle, tam
    ortasinda, 14. Gün gerçeklesir.

141
  • Her genital siklus sonunda atilan pars
    fonksiyonalis kismi alttaki zona bazalis
    tarafindan yeniden sekillendirilir.
  • Menstruasyondan hemen sonra baslayan bu döneme
    regeneration ve proliferation fazi denir. Bu
    dönemde östrojen hormonu etkilidir. Ovulasyondan
    sonra gelisen CL un salgiladigi porgesteron
    hormonu ise ikinci yarida, bilhassa uterus
    bezlerinin salgilari üzerine etkilidir.

142
(No Transcript)
143
  • Hipofiz bezi tarafindan salgilanan ve genital
    siklusu yönlendiren hormonlar ve islevleri
  • - FSH (follikül sitimülan hormon, gonadotropin I,
    gametogen hormon, prolan A) Ovaryumdaki
    foliküllerin gelismesini saglar. Erkekte
    spermatogenezisi baslatir, Sertoli hücrelerinin
    normal fonksiyon yapmalarini saglar.
  • - LH (luteinizasyon hormonu, gonadotropin II,
    prolan B, erkeklerde ICSH) FSH etkisiyle gelisen
    foliküllerin östrojen salgilamasini saglar, FSH
    ile birlikte ovulasyonun olmasini saglar.

144
  • - Patlayan folikülün yerinde korpus luteum
    gelismesini saglar. Erkeklerde Leydig
    hücrelerinin testosteron salgilamasini s
Write a Comment
User Comments (0)
About PowerShow.com